Gaza (Gazze) için Gâza
- Fatih İLHAN
- 3 Ağu 2014
- 5 dakikada okunur
Gündem, tek kelimeyle acının anavatanı, gözyaşı ve şehit kanlarının oluk oluk aktığı “Gazze”. Ne cumhurbaşkanlığının ne de farklı bir konunun, Filistin’de yaşanan vahşetin, soykırımın, katliamın yanında esâmesi dahi okunmaz. Olayların sadece küçük bir kısmını içeren ve yürekleri (burkmak ne kelime) yerle bir eden görüntüler, kadın çocuk dinlemeyen İsrail’in insanlıktan nasibini almamış olduğunun, kendini üstün ırk olarak görmesine rağmen alçaklıkta sınır tanımadığının kanıtı.
Söz konusu Filistin ve İsrail ise, klişeleşmiş “1,5 milyar Müslümanın, 1,5 milyonluk Gazze’deki bu vahşet karşısındaki sessizliği” gibi yaklaşımdan öte tüm dünyanın, tüm insanlığın sessizliğinden bahsetmek gerek. İslamiyet açısından bakıldığında da Müslümanların kardeş olduğu bilincinden yola çıkarsak, “7 milyar insanın komşusu, 1,5 milyar insanın kardeşi, 8 milyonluk bir vicdan yoksununun elinde işkence çekiyor ve yaptığımız tek şey bu dramı izlemek”.

Olayı normalleştiren, “bu operasyonlar her yıl oluyor”, “zaten Hamas ateşkese yanaşmıyor”, “İsrail’e de empati kurmalı” ibareleri derin bir algı operasyonunun en önemli silahları. Nitekim özellikle yurtdışında medya sektöründeki tartışılmaz Siyonist üstünlüğü ile bu vb. yaklaşımları destekleyen yayınlar fazlasıyla yapılmakta, algı oluşturulmaya çalışılmakta ve ne yazık ki başarılı olmakta.
Peki gerçekte olan ne? Önce bir durum tespiti yapmalıyız. Nasıl bir fotoğraf çekerken önce netlik ayarı yapılırsa, İsrail’in ve Fiilistin’in dünü ve bugününü de netleştirmekte fayda var. Ondan sonra fotoğrafı çekmeli ve gözümüzün önünden bu fotoğrafı hiç ayırmamalıyız. O fotoğrafı gözümüzün önünden hiç ayırmayalım ki, neler yapmamız gerektiği konusunda her zamanki unutkanlığımıza bari bu vahşette bir son verelim. Olaya Kenanlılardan başlamak niyetinde değilim. Ya da Theodor Herzl’den, David Ben Gurion’dan, 1948’de günümüze izlenen politikalardan. Her biri uzun uzadıya bahsedilecek konular. Bu konularla ilgili olarak başta Abdülhamit ile ilgili kitaplar olmak üzere onlarca, yüzlerce kaynak mevcut.
Daha iyi irdeleyebilmek için özellikle son yıllara baktığımızda, bölgenin haşarı çocuğunun “gerek silah, gerek ekonomik gücü” ile başta Ortadoğu gibi görünse de tüm dünyada söz sahibi olduğu bir gerçek(-ki tüm haşarılığın çıkış noktası bu). Özellikle Avrupa ve Amerika’da ki söz sahipliği kendisini uluslararası arenada fazlasıyla hissettiriyor. 22 Temmuzda İsrail’in Gazze işgaline yönelik soruşturma açılmasına yönelik verilen oylar, her şeyi özetler nitelikte. Avrupa çekimser, ABD ise hayır oyuyla sözde insan hakları çığırtkanlığının Müslümanları kapsamadığını haykırıyor[1].

Avrupa ve ABD’de konu dillendirilmiyor veya dillendirilse de meşru müdafaa gibi yansıtılmaya çalışılıyor. Özellikle Siyonist basın, her türlü bilinçlendirme kampanyasına karşı duruyor. Birçok bağlantı noktasını elinde tutan Siyonistler, Gazze için bilinçlendirme çalışmasına girenleri tehdit ediyor. Mesut ÖZİL’in Gazze’ye yaptığı/yapacağı yardım söylentileri sonrası menajeri yoluyla kendisine gelen uyarıyı dikkate alarak geri adım atmak zorunda kaldığı gibi[2]. Ya da Rihanna’nın Filistin’e destek amacıyla attığı tweeti (#FreePalestine) 8 dakika sonra silmek zorunda kaldığı gibi[3]. Maalesef bu örnekler çok daha fazla. Medya yoluyla halkın bilinçlenmesini bekleyenler ise boş hayaller peşinde. Bu operasyon gibi en şiddetli operasyonlardan biri olan 2008-2009 arasında yapılan Dökme Kurşun Operasyonu (Operation Cast Lead) sırasında çoğu kadın ve çocuk yaklaşık 1400 Filistinli operasyonda hayatını kaybederken yapılan bir haberde Filistin tarafından atılan roketlerin bir kümese isabet edip düzinelerce tavuğu öldürdüğü haberi vardı [4]. İyi çalışıyorlar, amaçları uğruna iyi çalışıyorlar. Uluslar arası alanda bir kamuoyu oluşmaması için ellerinden geleni yapıyorlar. Türkiye’nin veya diğer İslam ülkelerinin kamuoyunu ise hiç umursamıyorlar[5]. Çünkü sessizliğimize alışmış durumdalar ve bunu dile getirmekte de beis görmüyorlar.
Peki gelelim sadede. En önemli konu şu; bireysel olarak bizler ne yapabiliriz?

Bir boykot çağrısı süregeliyor gelmesine de, maalesef etkinliği hem az hem de kısa sürüyor. Bence yapılacakları net bir biçimde sıralamalı ve uygulamalıyız. Unutmamalıyız ki Boykot, her türlü yapılabilir ve son derece etkilidir. Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) Medine’ye hicretinin nedenlerinden birinin de Mekke’de, kendisine ve inananlara uygulanan boykot politikası olduğunu unutmamalıyız. Sonuç olarak boykot yapmalıyız hem de en etkili şekilde… Boykot denince ilk akla gelen ürünlerden olduğu için Coca Cola açısından bakalım. Tüm dünyaya oranla %4’lük Pazar payı ülkemizde olan Coca Cola’nın yıllık cirosu 2 milyar doların üzerinde. Hani kriz dönemlerinde ülke olarak 1 milyar dolar borç peşinde koşuyorduk ya, o dönemlere oranlarsak çok çok büyük bir rakam olduğu görülecektir. Yapılan boykot sonucu satışların %11 seviyelerinde düşüşe neden olduğuna ilişkin bazı rakamlar var, detaylı açıklama yapmaktan kaçınıyorlar. Doğruluğu tartışılsa da bu verilerin çok daha yüksek seviyelere gelmesi elimizde. Açıkçası çok karşı olmama rağmen bu konuda mahalle baskısına bile muhtacız. Bence çevremizde bu boykot ürünlerini (-ki sadece cola değil bir çoğunu) tüketenlere, satanlara, satın alanlara boykotun gerekliliğini nazik bir dille ifade etmeliyiz. Bir kısım medya, boykotun sonuç vermeyeceğini hatta Türkiye’nin zarar göreceğini söylüyor. Açıkçası sırf bu haber bile boykotun ne derece etkili olduğunun en önemli kanıtı bence. Üstelik Türkiye’de boykota gerek yok çağrılarından sonra, İsraildeki süpermarketlerin Türk mallarını boykota başlaması ve coca colanın, “bizim İsraille ne alakamız var ki” söylemleri de etkinliğin karşı icrâate dönüşmüş hali[6-7].

Boykot deyince konuyla ilgili vaktiyle yaşanmış bir olayı anımsadım[8]. Öğretmen, öğrencilere defter almasını söyler ama bir Yahudi kız defter almamaktadır. 3-5 gün geçer, kız deftersiz gelmeye devam ediyordur. Öğretmen, bir hafta sonra artık defter almadığı takdirde öğrenciyi sınıfa almayacağını söyleyip, ailesinin durumunun iyi olduğunu bilmesine rağmen neden defter almadığını sorunca, kız ağlayarak yanıt verir. “Yako, 10 gündür dükkanını açmıyor”. Öyle bir bilinçle hareket ediliyor ki, basit bir defteri bile başka bir kırtasiyeden almayı aklına dahi getirmiyor, ihanet olarak addediyor. Küçük yaşta ailesi tarafından öyle bir bilinç aşılanmış. Bir de bize bakıyorum da, “İnsan” adının hakkını verir biçimde unutuyoruz, hatta unutmak ne kelime, aklımıza bile getirmiyoruz.
En azından bu günler, her gün okuduğumuz Fatiha’da, dua olarak talepte bulunduğumuz “doğru yola” iletilmemize vesile olur inşaAllah.
Bir de hükümet kanadından (Ekonomi Bakanı, Nihat ZEYBEKÇİ), aydınlardan ve köşe yazarlarından çıkan talihsiz açıklamalar var. Boykotun ülke ekonomisini de olumsuz etkileyebileceğine ilişkin. Her ne kadar konjonktür hükümetin boykot diktesine veya devletçe boykota karşı olsa da, çıkıp “boykota gerek yok” denilmesini de gerektirmiyor. Boykot nedeniyle satışlar düşerse “yabancı yatırımcı sıkıntı yaşar, alınan vergi düşer, istihdamda sorunlar yaşanabilir” gibi gerekçeler bahane ediliyor. Ben öyle düşünmüyorum. Şöyle ki; bu satışların düşmesi tüketiciyi farklı bir mecraya kaydıracaktır. Hatta yerli malı kullanımına ilişkin bir bilinç oluşacağı kanaatindeyim. Cola olarak bakılırsa, muhtemelen asparagas haberdir ama tam bu dönemde Torku firması, Torku Cola ismiyle pazara girmeye hazırlanıyormuş. Bence asparagas olsa da bir girişimci bu an, son derece değerlendirilmeye müsait. Ya da ColaTurka, kalitesini arttırmak suretiyle pazarda kendine daha iyi bir yer bulabilir. Ya da en yüksek ihtimal olan Coca Cola’daki düşüş, başka yerli içecek sektörlerinde(Meyve suyu, limonata vb.) oluşacak satış artışlarıyla karşımıza çıkacaktır. Dolayısıyla bir yerden azalacak istihdam, diğer yerde kendini tolere edecektir.
Boykot ilk ve en önemli adım olsa da, durum hiçte öyle bir adımla çözülebilecek kadar kolay bir boyutta değil… Diğer adımları da dikkatli bir şekilde atmalıyız.
Özellikle sosyal medya yoluyla yapılabilecekler küçük adımlar olarak görülse de bence çok fazla. Öncelikle uluslar arası kamuoyu oluşturulmalı. Her gün bir hashtag kuruluyor Gazze ile ilgili. Ama güzel ülkemde zaten söz konusu bilinç oluşmuş durumda. Başta Avrupa ve Amerika halkının bu konuda bilgilenmesi gerekiyor. Her gün İngilizce bir hashtag kurularak, ya da kurulan hashtaglere katkı yapılarak dünyanın gözünü kapamasına, 3 maymunu oynamasına engel olabiliriz. Her tür kıvır zıvır konu da dünyada TT olan halk, birleşip İngilizce Gazze ile ilgili hashtagleri görmek istemeyenlerin, kulaklarını tıkayanların görmeme çabalarını çürütmeliyiz. Çocukların katledildiği görüntüleri bu hashtaglere serpiştirerek insanların duyarsız kalmasının önüne geçmeliyiz. Ama “Twitter ve Facebook’da Yahudi kökenli kişilerin” diye söyleyenler olabilir, hiç önemi yok. Hamas’ın elindeki silahlar Türk yapımı mı ki, twitter’ı, facebook’u bu amaçla kullanmaktan vazgeçelim. Kendi silahlarıyla, zarar vermek bence daha önemli.
Bir de dua adımı var ki, tüm kalbimizle dua edelim. Sadece kısa bir süre oradakilerin yerine kendimizi koyalım, kısa bir süre diyorum çünkü o kısacık süre bile acıların en büyüğüyle bizi tanıştırmaya muktedir. Fazlasını hayal bile edemiyorum. Sözlerimi konuyla ilgili olarak bize öğüt niteliği taşıyan bir Hadis-i Şerif ile sonlandırmak istiyorum. “Bir kötülük gördüğünüzde elinizle düzeltin, elinizle olmazsa dilinizle düzeltin, dilinizle de olmazsa kalbinizle buğz ediniz.”
Kaynaklar:
[1] http://grigazete.com/canli-katil-israil-gazzede-katliam-yapiyor/
[2]http://www.independent.co.uk/sport/football/worldcup/world-cup-2014-mesut-ozil-denies-giving-world-cup-bonus-to-children-of-gaza-as-the-arsenal-star-confirms-he-is-funding-surgeries-for-sick-children-in-brazil-9611178.html
[3] http://www.tmz.com/2014/07/15/rihanna-tweet-twitter-free-palestine-explanation-apology/
[4]http://www.5harfliler.com/medya-derlemesi-oldurulen-filistinliler-neden-isimsiz/, http://www.ynetnews.com/articles/0,7340,L-3657876,00.html
[5] http://www.turktime.com/yazar/11-Agustos/12965
[6]http://www.jpost.com/Breaking-News/Rami-Levy-supermarket-chain-boycotting-Turkish-goods
[7] https://secure.coca-colaturkiye.com/Kamuoyu-Bilgilendirme.aspx
[8] http://notdefterlerim.blogcu.com/genc-bir-yahudi-kiz/11288511
Kullanılan ve destek berilebilecek ingilizce hashtaglerden bazıları;
Comentarios