Bilgisiz Bilginlerden Su Analizi ve Akla Zarar Değerlendirmeler
- Fatih İLHAN
- 20 Ara 2013
- 4 dakikada okunur
Ülkemiz bilgisiz bilginler, bordo klavyeliler ve Uğur Mumcu’nun dediği gibi “bir konuda bilgisi olmadan fikri olan” insanlarla dolmuş, taşmış durumda.
Geçenlerde bir video paylaşım sitesinde su analizleri ile ilgili bir video izleme fırsatım oldu[1]. Sizden de ricam bu yazı öncesi 5 dakikanızı ayırıp ilgili videoyu izlemenizdir. Akabinde yazıyı okuduğunuz takdirde çok daha açıklayıcı olacağı kanaatindeyim.
https://www.youtube.com/watch?v=eLd1FkeJO2I
Videoyu ilk izledikten sonra çevremde yaptığım küçük bir araştırma ile benzer su analizi ve yorumlamasını “Su Arıtma Cihazı” satan firmalarının da yaptığını, elde edilen sonuçları vurgulayarak cihaz sattıklarını öğrendim[2]. Bu satışı küçük bir deney ve görsellik ile insanları aldatarak yapmalarına maalesef şaşırmadım. Aklıma eski tarihlerdeki kimya biliminin kullanımı geldi. Çok eski tarihlerde iyi kimya bilgisi olan kişiler bu bilgilerini kullanarak insanları aldatıp kendilerini Tanrı olarak lanse ederlerdi. Nitekim “Sherlock Holmes” serisinin ilk filminde de böyle bir konu işlenmiştir(-ki tavsiye ederim çok çok güzel bir filmdir- IMDB : 7.6)[3]. Dolayısıyla kimya bilimi gerçekten çok önemlidir. Özellikle görsellik vasıtasıyla istediğiniz şeyi insanlara bilimsel bir gerçekmiş gibi sunabilirsiniz. Tıpkı söz konusu videoda olduğu gibi. Zaten yorumlara baktığımızda da bu bilgiyi sunana inanılmaz minnet duyguları ve insanların çok bilinçli olduğunu (ya da olduklarını zannettiklerini) görebiliyoruz.
Gelelim videoya. Videoda basit bir elektrokimya deneyi yapılmaktadır. Zaten hemşerim Karadenizli uzman(?) da elektroliz cihazını deney öncesi (0:36) tanıtıyor. Tanıtıyor tanıtmasına da kullandığı açıklama cümleleri tam anlamıyla fiyasko. Elektroliz cihazı metal içeren sularda kaynamayı arttırıyormuş ve metali açığa çıkartıyormuş(0:40-0:45). Oysa elektokimya bugün liselerde dahi okutulan çok basit bir konudur. Elektrokimya elektronik bir iletkenin (metal) iyonik içerikli bir sıvı (iletken bir sıvı-tuzlu su) içerisinde gerçekleştirdiği reaksiyonları inceleyen bir alt bilimdalıdır. Gerçekleşen reaksiyonlar da elektrokimyasal reaksiyonlar diye ifade edilir.
Çok bilimsel tabirler kullanıp olayın özünden uzaklaşmayalım ve deneyimize devam edelim. Uzmanımız deney öncesi kullanılan ekipmanları tanıtarak(0:12) bilimsel bir hava katıyor. İlk tanıttığı mobil bir cihaz olup metali ölçtüğünü iddia ediyor. Oysa sularda metal ölçümü yapılabilmesi için Atomik Absorbsiyon Spektroskopisi(AAS) veya Plazma Spektroskopisi (ICP) kullanması gerekir[4, 5]. Ki söz konusu cihazlarda mobil cihazın yanında çok büyük ölçülerdedir. Zaten deneyde kullandığı cihazı ekrana daha yaklaştırdığı (1:39) anda cihazın üst kısmında TDS yazıldığı görülüyor. TDS(Total Dissolved Solids), yani toplam çözünmüş katılar-maddeler (TÇM) [6-7]. Diğer bir ifadeyle suda çözünmüş olan maddeleri gösteren mobil bir ölçer. Dolayısıyla metal ölçmesi mümkün değil. Çözünmüş metalleri gösterir ama diğer iyonlardan ayırt edemez. İçine biraz sofra tuzu (NaCl) attığınızda değer birden yükselecektir.
Deneyde ifade ettiği metal konsantrasyonları ile ilgili değerlerin 0-50 arasında olması gerekliliği (0:30 ve 1:40) tamamen düzmece. Metalden metale farklılık gösteren değerler WHO (Dünya Sağlık Örgütü), Türk Standartları (TS 266) ve Sağlık Bakanlığının İnsani Tüketim Amaçlı Sular Yönetmeliği’nde ayrı ayrı olarak belirtilmiştir. Nitekim videoda kullanılan çeşme suyuna ait değerlerde ilgili yerel yönetime ait su ve kanalizasyon idaresinin web sayfasında, su analizleri kısmında sunulmuştur[8]. Dikkat edildiği üzere Kadmiyum, Cıva, Kobalt, Nikel, Krom, Mangan, Antimon, Selenyum, Kurşun gibi önemli metal parametrelerinin tamamı 1 µg/L’nin altındadır. µg/L, daha anlaşılabilir ifadeyle 1000 ton su içerisinde 1 gram dahi yok(-ki olmamalı). Peki metal diye ölçtüğü TDS(Türkçe kısaltması TÇM) parametresi kaç olmalı? WHO’ya göre 1000 mg/l’nin altında olması yeterli. Nitekim yapılan ölçümlerde 742 mg/L olarak görülüyor(2:12). Burada bahsetmem gereken içme sularında istenen TÇM oranı ne olmalıdır? İçme suyumuzun tamamen çözünmüş maddelerden arındırılmış olmasını istemeyiz. Çünkü gelişimimiz için gerekli minerallerin suda bulunuyor olması sağlık açısından faydalıdır. Bu minerallerde suda çözünmüş halde bulunacağı için TÇM miktarı 0’ın üstünde çıkacaktır. Bu nedenle karşılaştırma yapılan 11mg/L çözünmüş madde miktarı açık söylemek gerekirse çok az. 742 mg/L’nin de normalden fazla olduğunu (sağlığa zararsız olduğu vurgusunu dile getirmek kaydıyla) belirtmekte fayda var. WHO (Dünya Sağlık Örgütünün sunduğu bir raporda içme suyunun 100-300 mg/L TÇM içermesinin mineral açıdan uygun olduğu, daha düşük suların ise mineral açıdan yetersiz olduğu belirtilmektedir[9].
Deneye daha geçmeden hatanın bini bir para. Biz deneye devam edelim. Daha doğrusu deneye başlayalım(2:40). Deneyde elektroliz cihazını iki numuneye de daldırıyor. Elektrokimyasal reaksiyonlardan en önemlisi elektroçözünmedir. Bu, elektroliz cihazında Anot(+) ve Katot(-) arasında oluşan elektrik akımı neticesinde suya elektrotun çözünmesiyle madde geçişinin adıdır(Electrodissolution). Kısacası reaksiyon esnasında suda çözünen madde elektroliz cihazındaki metalin ta kendisi. Nitekim yakın çekim esnasında elektrolitik reaksiyonlar görülmektedir(2:50). Burada dikkat edilmesi gereken en önemli detay elektrolitik reaksiyonların hızı, içerisinde bulunduğu sıvının iletkenliğine (dolayısıyla çözünmüş maddesine) bağlı olmasıdır. Bu nedenle çeşme suyunun çözünmüş madde içeriği 742mg/L olduğu için orada elektrotun çözünmesi çok daha hızlı(742/11≈67 kat) gerçekleşmektedir. Zaten reaksiyonun en başında görülen çeşme suyunun görüntüsü(2:43) ile reaksiyonun en sonundaki PET şişedeki suyun durumu (4:06) birbirine benzemektedir. Eğer deney süresi arttırılırsa çeşme suyundaki görüntünün aynısı pet şişe içerisindeki suda da görülecektir.
Deneyin sonuna doğru (4:07) uzmanımız tam da bahsettiğim bilgisiz bilginlik sıfatını göstermiş ve sosyal mesajını da şive ile birlikte vererek farkındalık sağlamıştır; “Ulan azıcık bilimden anladık da, bunu böyle keşfettik”. Denilecek tek kelime dahi bulamıyorum. Yazının sonunda Konfüçyüs benim yerime söyleneceği söylüyor zaten.
Genellikle bu düzmece deneyi su arıtma cihazı satan kişiler kullanmakta ve son görüntüyü vahşet şeklinde nitelendirip insanların gözlerini korkutmaktadır. Özellikle küçük yaştaki çocukları da kullanıp, duygu sömürüsü yapmaktadır. Ne dediğinizi duyar gibiyim. Böyle bir durumla karşılaşınca ne yapmalıyız ki ipliği pazara çıksın. Aslında yapılacak küçük bir uygulama ile pazarlamacı sahtekârların foyası ortaya çıkarılabilir. Yanlarında getirdikleri pet şişe içerisindeki suya, biz evde yemeklere tuz ekliyoruz deyip biraz tuz ilavesi yapılırsa TDS ölçümünün yüksek sonuç verdiği görülür. Yapılacak elektroliz deneyinde de çeşme suyu ile aynı sonuçla karşılaşılır. Hatta ilave edilen tuz (TÇM) miktarına bağlı olarak çok daha kötü bir sonuç dahi alınabilir.
Sonuç olarak yapılan deney, saçma sapan sözde bilimsel yorumlarla insanları yanıltmakta, (benzer görüntüler pazarlamacılar vasıtasıyla evlerde yapılan tanıtımlarla insanları) aldatmakta, korkutmaktadır. Halkımızın da tıpkı videonun altında ki yorumlarda görüleceği üzere basit bir aldatmacayla gözleri boyanıp, akabinde istenildiği gibi de yönlendirilmektedir. Yorumlar kısmında söz konusu ilin yerel yönetimine övgü(?) dolu sözler fazlasıyla sarf edildiğini görmekteyiz.
Ne yazık ki bu durum ülkemizde sıklıkla karşılaştığımız bir sahne. Dışarıdan basit aldatmacalarla bir fikir edinip, daha sonra tezcanlı yapımızla ateşli bir savunucusu oluyoruz. Hiç daha detaylı araştırma yoluna gitmiyoruz. Çünkü ne yazık ki yapı olarak araştırmayı sevmeyen ama atışmayı seven bir milletiz. Yazımı Konfüçyüs’ün bir sözü ile sonlandırmak istiyorum; Bildiğini bilenin arkasından gidiniz, bildiğini bilmeyeni uyarınız, bilmediğini bilene öğretiniz, bilmediğini bilmeyenden kaçınız..!
Kaynaklar
[2] ???? Su Arıtma; http://www.youtube.com/watch?v=ia7rOoP6ACM
[7] TDS Ölçer; http://en.wikipedia.org/wiki/TDS_meter
Comentários